Hollandalı manken kardeşler Lorraine ve Chantal Brujin, Türk meslektaşlarını eleştirdi.
Lorraine ve Chantal Brujin fotoğrafları
Hollandalı manken kardeşler Lorraine ve Chantal Brujin, Türk meslektaşlarını eleştirdi: "Türk modeller çok snop... Dünyayı ben yarattım havalarında dolaşıyorlar. Burada isim yapmışlar ama yurtdışında başarılı olacaklarını düşünmüyoruz."
Türkiye’ye ilk kez ne zaman geldiniz?Ben 3-4 yaşlarında falandım sanırım. Chantal da 7... Tatil için Alanya’ya gelmiştik.
- Lorraine Brujin:
Peki ne zaman yerleştiniz?
- L.B: 4,5 yıl önce, yani babamın ölümünden altı ay sonra...
Babanız, ölmeden önce size Türkiye’de yaşamanızı vasiyet etmiş. Doğru mu bu? Küçük yaştan beri tatil için Türkiye’yi tercih ediyorduk. Özellikle Alanya babam için vazgeçilmezdi. Hastalığa yakalandığı zaman da bize burada yaşamamızı söyledi. Çünkü biliyordu ki Türk insanı gerçekten çok özel ve burada bize zarar gelmeyecek.
- L.B:
Anlatırken hálá gözleriniz doluyor... Babamın hastalığının ilk belirtileri yine Alanya’dayken başladı. İlk önce öksürüyordu, "üşüttü" dedik. Hollanda’ya döndüğümüzde ise farklı bir şey olduğunu anladık. Annemin baskılarıyla babamı kontrole götürdük ve tümör olduğunu öğrendik.
- Chantal Brujin:
- L.B: Babamız bize en yakın arkadaşımızdan bile daha yakındı. Biz kardeş olarak kendi aramızda bile anlaşamazken, babamla anlaşabiliyorduk. O benim kralım, kahramanımdı. Kahramanım öldü ve masal da bitti. Babam gözlerimizin içine baka baka öldü. 5 dakika nefes almayıp, biz öldü dediğimiz anda nefes almaya başlıyordu. Beklenenden önce vefat etti. 8 saat süren bir ameliyata girdi. Bu ameliyatın ardından da bize ne kadar ömrü kaldığı söylenecekti. Fakat hastanede mikrop kaptığı için hayata gözlerini erken yumdu.
- C.B: Babamın son günleri çok garipti. Son ana kadar her dakikasını planladı. Cenaze töreninin programını bile kendisi yaptı. Şu çiçekler gelsin, cenazem şu şarkı eşliğinde kaldırılsın, şunlar gelsin, şunlar gelmesin gibi maddelerle dolu bir liste hazırlamaştı.
Ve onun ölümünden altı ay sonra da Türkiye’ye geldiniz...
- L.B: Annem Türkiye’ye gelmek istediğini söylediğinde çok sevindim. Hemen onunla birlikte buraya gelmeye karar verdim. İlk başlarda Akdeniz ülkesi, eğleniriz, gezeriz diye düşünürken sonradan işin rengi değişti.
- C.B: Ben 10 yıldır Milano’da modellik yapıyorum. Babamın vefatının ardından da Milano’da kalmaya devam ettim. Çok iyi projelerde yer alıyordum. Modelliğin dışında televizyon programı da yapıyordum. Bu arada ailem burada yaşadığı için sürekli gelip tekrar Milano’ya dönüyordum. Sonunda kardeşimin de burada iyi işler yaptığını gördüm ve gelmeye karar verdim. Son yedi aydır Türkiye’deyim.
Tüm ailenizin Türk kültüründen etkilendiğini söylediniz. Neydi sizi bu kadar etkileyen?
- L.B: İlk aklıma gelen çocukların el öpmesi... Dünyanın hiçbir yerinde bu saygı yok. Çocuklar ailelerine küfür kıyamet giderken, bu ülkede saygı en önemli unsurlardan biri... Aile bağları çok kuvvetli, işte babamın gördüğü de buydu. Bize burada zarar gelmez. Bunu biliyordu. Şu anda da bizim yaptığımız işleri görüyor ve gurur duyuyor.
- C.B: Türk erkekleri de çok farklı... Mesela arabadan inerken veya bir yere girerken kapı açıyorlar. Oturacağınız sandalyeyi tutup, ceketinizi giymenize yardımcı oluyorlar. Gerçekten yurtdışında vakit geçirenler beni çok iyi anlayacaktır; orada bırakın kapı açmayı, arabadan inerken arkasına bakmaz ve kapıyı suratınıza bile kapatabilirler. Bence bunlar çok kıymetli şeyler. Dünyanın hiçbir yerinde böyle centilmen erkekler yok.
Genelde kız kardeşler pek iyi geçinemezler. Sizde de böyle bir durum var mı? Biz aslında birbirinden çok farklı çocuklardık. Ben arabalar ve legolarla oynuyordum, ablam ise Barbie bebekleri tercih ediyordu. Yani ben evin erkek çocuğu gibiydim.
- L.B:
- C.B: Lorraine doğduğunda çok sevinmiştim. İkinci annesi gibi her şeyiyle ben ilgileniyordum.
Hiç birbirinizi kıskanıyor musunuz? Eğer sorunuz modellik konusundaysa "evet" diyebilirim. Çünkü biz işimizi ciddiye alıyor ve profesyonel olarak çalışıyoruz. Kulise geçtiğimiz zaman Lorraine’in diğer mankenlerden farkı kalmıyor. O zaman kardeş olduğumuzu unutup tamamen rakip oluyoruz.
- C.B:
Türkiye denince aklımıza
ilk gelen Atatürk oluyor
Bundan sonrası için planlarınız nedir? Bir kere, kesinlikle bu ülkeden ayrılmak yok... Türkiye artık bizim de ülkemiz. Yaptığımız işten dolayı dünyanın birçok yerini gezme fırsatı buldum, İstanbul gibi bir şehir görmedim. Milano moda konusunda belki dünyanın en iyi şehri gibi görünüyor ama eminim İstanbul’u görseler ne kadar eksik olduklarını anlarlar.
- C.B:
- L.B: Buranın kültürünü benimsedik. Hıristiyan olmamıza rağmen artık ezan okunduğunda müziğin sesini kısmak gerektiğini biliyoruz. Artık kendimi Hollandalı değil Türk gibi hissediyorum.
Saygı duyuyorsunuz yani...Kesinlikle... Saygı duyuyorum ve öğrenmeye çalışıyorum. Evimde Flemenkçe bir Kuran-ı Kerim var mesela, onu okumaya başladım. Çocukluğumdan beri Katolik okullarda okumama rağmen dininizi de öğrenmek istiyorum. Atatürk. Onu çok seviyorum.
- L.B:
Son olarak Türkiye denince aklınıza ilk ne geliyor?
- L.B:
- C.B: Evde onun bir resmi var. Hayat hikayesini de okuduk, çok etkiledik.
Türk modeller çok snop
Kariyer anlamında şu anda bulunduğunuz noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?Kısa süre önce buraya gelmemize rağmen çok yol kat ettik. Tercih edilen isimler olduk ve bu da bizi mutlu ediyor.
- C.B:
|